Sosyal Medya’da Şiddet: Sağduyunun Yitiminde Başkalık ve Kendilik Deneyimleri

Hannah Arendt’in Antik Yunan dunyasina referansla yaptigi kamusal ve ozel alan ayrimi, modern dunyada onemini kaybetmistir. Sagduyunun (sensus communis) olustugu ortam olan kamusal alanin ortadan kalkmasi ve kamusal ile ozel alan arasindaki sinirlarin bulaniklasmasi ile birlikte siddet tezahur etmektedir. Sagduyunun ve onun ortami kamusal alanin yoklugunun siddetle bu iliskisini takiben baskalik ve kendilik deneyimleri de sekteye ugramaktadir. Bu calismada Arendtci anlamda sagduyu ile siddetin iliskisi ortaya konulduktan sonra bir sosyal medya ortami olan Twitter’in ne anlamda bir kamusal alan olusturdugu ya da gercekten olusturup olusturmadigi ortaya konulacak, ortaya cikan durumun siddetle iliskisi incelenecek ve baskalik, kendilik ve oznellik deneyimlerinin imkâni sorgulamaya acilacaktir. Bunlarin ortaya konmasinda ozel olarak Twitter’daki sosyal linclerin fenomenolojik bir arastirmasi yapilacaktir.