1, 2, 3 Şimdi Uyuyorsun!: Freud Dizisi Üzerinden Reklam ve Halkla İlişkilere Yönelik Eleştirel Bir Okuma

Bilim dunyasi da dâhil, kisi icin bilincalti Freud’a kadar uzeri ortuk kalmis gizemli bir alandir. Bilincalti, insanin ugramaktan cekindigi bir depo gibidir. Icine konulan esyanin bile bacadan firlattigi bir depo. Kisinin kapisini acmaktan, pencereden bakmaktan korktugu, icinde yiginla sey bulunan zifiri karanlik bir mekân. Baskasina anlatilamayacak sirlarla birlikte buyuk oranda insanin kendisine bile itiraf edemedigi yine kendine dair gercekler: Insanin dogayla, diger insanlarla, aileyle, toplumla olan tum iliskileri cercevesinde olusan ve dile getirilemeyen tum ayrintilar. Iste Freud, o deponun kapisini acan arastirmaci olmustur. Elinde bir fenerle bu gizemli deponun her bir kosesini gezen hekimdir. Depo insan zihni ise buranin kapilarini acmak icin kullandigi anahtar hipnozdur. Bir norologun hipnotize ettigi hastalarin zihninin karanlik koselerinde dolasmasi elbette ses getirecektir. Bunun psikiyatri (ki o donemde boyle bir tip dali yoktu) icin bir devrim olmasinin yaninda insanin bilincaltina yonelik tespitleri de kendi basina bir devrim olarak gorulmustur. Bu devrimin etkileri tip sahasiyla kisitli kalmamistir. Belki tipcilardan daha fazla sosyal bilimciler Freud’un fikirlerini derinlemesine incelmislerdir. Psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve siyasal etkilerinin yani sira caginin parlayan iki sahasina da onemli tesiri olmustur: Halkla iliskiler ve reklamcilik sektoru. Bu iki sahada hizli yukselisin onemli sebeplerinden birinin Freudyen dusunce oldugu vurgulanmalidir.