UNDERSTANDING RACIAL DIVISIONS IN SPATIAL TERMS: SELVON, KUREISHI AND ADEBAYO ON BEING BLACK IN LONDON

Bu makalede, Londra’da cok kulturlulugun elestirel betimlemeleri, kentsel irk, kultur ve toplumsal sinif ayrimlarinin cozumlenmesine katkida bulunmak kaygisiyla, asagidaki kitaplar araciligiyla incelenmektedir: Sam Selvon’in The Lonely Londoners (1956)’i, Hanif Kureishi’nin The Buddha of Suburbia (1990)’si ve Diran Adebayo’nun Some Kind of Black (1996)’i. Sirayla elli, yetmis ve doksanli yillarda kurgulanmis olan bu uc roman, her seyden once Londra’daki gocmenlerin deneyimledigi gucluklerin bilincinde olarak, siyah insanlara karsi uzun suredir var olan onyargilari ele almakta ve irkci yonelimlerin karsisinda durmaya calismaktadirlar. Bu yazida, toplumsal ve siyasi kosullarda zaman icerisinde yasanan degisikliklerin yani sira, gocmen gruplarin kaygilari ile gocmenlerin ne tur bir toplulugun parcasi olmak istedikleri ve sorunlar karsisinda ne gibi tepkiler verdikleri konularinda da degisiklikler olabildigi gosterilmektedir. Bu analiz kapsaminda, Lonely Londoners’da Londra, yerel halkin onyargilarini tecrube edip birbiriyle rekabet etmek zorunda kalan, ancak yine de arkadas ve icinde bulunduklari toplulugun birer uyesi olarak kalabilen gocmenler icin bir imparatorluk sonrasi cazibe merkezi islevini yerine getirmekteyken, The Buddha of Suburbia ve Some Kind of Black’te ise, (“siyahi” bile olsa) bir toplulugun bir parcasi olma fikri, irksal ikililikleri yeniden formule etmeye cabalayan gocmen cocuklarinin bakis acilarindan bakildiginda daha da karmasik bir hal almaktadir. Gocmenlerin ve sonraki nesillerin deneyimlerini kentle bir diyalog icerisinde kaleme alan soz konusu bu yazarlar, Londra’nin, irksal meseleler bakimindan toplumsal ilgi ve farkindaligin artmasina katkida bulunabilecek daha okunakli bir toplumsal haritasinin olusturulmasina katkida bulunmuslardir.