Objectives: The incidence of differentiated thyroid cancer (DTC) has been increasing rapidly in recent years. Patient age at diagnosis is a good prognostic factor for thyroid cancer. DTC is the only malignancy that includes age as part of its staging system. The American Joint Committee on Cancer (AJCC) staging system currently uses 55 years of age as the cutoff point. In this study, we aimed to compare the clinicopathological features of DTC in patients
Amaç: Toksik nodüler (TNG) ve toksik multinodüler guatr (TMNG), bir veya birden fazla otonom fonksiyone tiroid nodülünün varlığı ile karakterize hipertiroidiye yol açan hastalıklardır. Hipertiroidinin tiroid kanserine karşı koruyucu olduğu inancına karşın son yıllarda bu hastalarda da tiroid kanser riskinin azımsanmayacak kadar olduğu ve nodüllerin diğer hastalarda olduğu gibi değerlendirilmesi gerektiği yönünde yayınlar çoğalmaktadır. Bu çalışmanın amacı TNG/TMNG nedeniyle cerrahi uygulanan hastalarda tiroid kanser sıklığını belirlemek ve kanser ile ilişkili olabilecek preoperatif özellikleri değerlendirmektir. Materyal ve Metot: Çalışmaya Ocak 2017 ile Aralık 2014 arasında TNG veya TMNG nedeniyle tiroidektomi yapılan hastalar alınmıştır. Retrospektif olarak taranan hastaların klinik özellikleri, laboratuar ve ultrasonografi (US) sonuçları, sitolojik ve histopatolojik bulguları kayıt edilmiştir. Histopatolojik sonucu benign ve malign saptanan hastaların klinik özellikleri, nodüllerin preoperatif US özellikleri ve sitolojik sonuçları karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışmaya alınan 482 hastanın 335’i (%69,50) kadın, 147’si (%30,50) erkekti ve ortanca yaş 56 (18‐79) idi. 74 (%15,35) hastada TNG, 408 (%84,65) hastada TMNG vardı. Histopatolojik olarak 380 (%78,84) hastada benign, 102 (%21,16) hastada malign patoloji saptandı. Benign ve malign hastalarda yaş, cinsiyet dağılımı, antitiroid kullanımı, antikor pozitifliği, nodül sayısı açısından fark yoktu. Malign hastalarda ultrasonografik olarak parankimde tiroidit varlığı anlamlı şekilde yüksekti (%75,26 ve %87,24; p<0,001). Malign hastalarda sitoloji sonuçları nedeniyle tiroidektomi uygulanan hasta oranı benign hastalara oranla yüksekti. Benign hastalarda ise dev nodül nedeniyle tiroidektomi yapılan hasta oranı malign hastalara oranla yüksekti. Preoperatif US verileri incelenen 1263 tiroid nodülünün 1222’si (%96,75) histopatolojik olarak benign, 41’i (%3,25) malign idi. Malign nodüllerde hipoekojenite oranı benign nodüllere göre anlamlı şekilde yüksekti. Benign ve malign nodüller arasında diğer US özellikleri açısından fark saptanmadı. Sintigrafik değerlendirmesi olan nodüllerden benign olanların 406’sı (%71,99), malign olanların 19’u (%67,86) sintigrafik olarak aktifti (p=0,853). Sonuç: Bu çalışmada TNG/TMNG nedeniyle cerrahi uygun görülen hastalarda tiroid kanser sıklığı ihmal edilemeyecek oranda saptanmıştır. Bu hastalarda malign ve benign nodüllerin US özellikleri benzer bulunmuştur. TNG/TMNG’lı hastalardaki nodüllerde, nodül aktif dahi olsa, ince iğne aspirasyon biyopsi endikasyonunun diğer hastalarda olduğu gibi konulması, cerrahi planlandığında özellikle TMNG varlığında total veya totale yakın tiroidektomi tercih edilmesi önerilir.
ABSTRACT Objective: We aimed to determine the roles of preoperative thyroid nodule diameter and volume in the prediction of malignancy. Subjects and methods: The medical records of patients who underwent thyroidectomy between January 2007 and December 2014 were reviewed. The nodule diameters were grouped as < 1 cm, 1-1.9 cm, 2-3.9 cm and ≥ 4 cm, and volume was grouped as > 5 cm3, 5-9.9 cm3 and > 10 cm3. ROC (Receiver Operating Characteristic) curve analysis was performed to find the optimal cutoff value of diameter and volume that can predict malignancy. Results: There were 5561 thyroid nodules in 2463 patients. Five hundred and forty (9.7%) nodules were < 1 cm, 2,413 (43.4%) were 1-1.9 cm, 1,600 (28.8%) were 2-3.9 cm and 1,008 (18.1%) were ≥ 4 cm. Malignancy rates were 25.6%,10.6%, 9.7% and 8.5% in nodules < 1 cm, 1-1.9 cm, 2-3.9 cm and ≥ 4 cm, respectively. When classified according to volume, 3,664 (65.9%) nodules were < 5 cm3, 594 (10.7%) were 5-9.9 cm3 and 1,303 (23.4%) were ≥ 10 cm3. The malignancy rates were 12.7%, 11.4% and 7.8% for the nodules < 5 cm3, 5-9.9 cm3 and ≥ 10 cm3, respectively (p < 0.001). In ROC curve analysis, an optimal cutoff value for diameter or volume that can predict malignancy in all thyroid nodules or nodules ≥ 4 cm could not be determined. Conclusion: In this surgical series, malignancy risk did not increase with increasing nodule diameter or volume. Although the volume of malignant nodules ≥ 4 cm was higher than that of benign nodules ≥ 4 cm, there was no optimal cutoff value. The diameter or volume of the nodule cannot be used to predict malignancy or decide on surgical resection.