Calismada, broiler icme suyuna farkli oranlarda ilave edilen kefirin, kanatli etinin bazi mikrobiyolojik ve fizikokim-yasal ozelliklerine etkisi arastirildi. Ross 308 erkek broiler civciv 45 gun sureyle basal rasyonla beslendi. Hayvanlar, K (kontrol), K5 (5 mL kefir/L su), K10 (10 mL kefir/L su) olmak uzere uc gruba ayrildi. Calismanin 35-45 gunleri arasinda K5 ve K10 gruplarina farkli oranlarda kefir ilave edilmis icme suyu ad libitum olarak verildi. Beslenme periyodu sonunda kesilen broilerlerin gogus ve baget etleri paketlenerek 2oC’de 24 saat depolandi. Sure sonunda toplam mezofil aerob bakteri (TMAB), toplam psikrofil aerob bakteri (TPAB), koliform bakteri, Lactobacillus spp. ve Staphylococcus/Micrococcus spp. sayisi ile pH, su aktivitesi (aw) ve renk parametreleri (L*, a*, b*) arastirildi. Gogus et orneklerinde Lactobacillus spp. yuku gruplar arasinda istatistiksel acidan farkli bulunmustur (p<0.001). Ayrica gogus ve but et or-neklerinde TMAB, TPAB, koliform bakteri, Lactobacillus spp. ve Staphylococcus/Micrococcus spp. sayisinin gruplar arasinda istatitiki olarak farklilik gosterdigi belirlenmistir (p<0.05). Icme suyuna %10 oraninda kefir ilavesinin broiler etinin bakteriyel yukunu, %5 ve kontol grubuna gore azalttigi belirlenmistir. Fizikokimyasal ozelliklerden ise sadece renk parametrelerinde sinirli bir etkisi gorulmustur.
ÖzAmaç: Bu çalışma, Erzurum'da tüketime sunulan tavuk etlerinde Listeria spp'in varlığını ve yaygınlığını belirlemek amacıyla yapıldı. Gereç veYöntem: Çalışmada Erzurum'da tüketime sunulan 100 adet tavuk but eti örneği analize alınmıştır.Listeria spp.izolasyon ve identifikasyonunda TS EN ISO 2017 metodu ve Microbact 12 L Listeria identifikasyon test kiti kullanıldı.Bulgular: Yapılan izolasyon çalışmalarında tavuk eti örneklerinde 64 (%64) adet Listeria spp.izole edildi.İdentifiye edilen Listeria'ların 16 (%25)'sının L. monocytogenes, 26 (%40.62)'sınınL. innocua, 12 (%18.75)'sininL. grayi, 5 (%7.81)'ininL. murrayi ve 5 (%7.81)'ininL. welshimeri olduğu tespit edildi.Microbact 12 L Listeria identifikasyon test kiti sonucunda 25 adet Listeria türü saptandı.Bu Listeria türlerinin 7 (%28)'sinin L. monocytogenes, 10 (%40)'unun L. innocua, 6 (%24)'sının L. grayi, 1 (%4)'inin L. murrayi ve 1 (%4)'inin L. welshimeri olduğu belirlendi.Öneri:
Aim: The aim of the present study was to determine age- and
gender-related values for healthy mice of CD3+ T and CD19+ B
lymphocytes and CD3+/ CD19+ (T/B) ratios in peripheral blood and
gingival tissue by the flow cytometry technique. Methods: The study
was carried out on periodontally healthy 60 BALB/c mice. They were
divided into five groups according to the their age (newborn, weaning,
puberty, adult and elder). Males and females were equally represented
in each group. CD3+ and CD19+ T lymphocytes and CD3+/CD19+ ratio values
in gingival tissue and peripheral blood were determined using flow
cytometry in the biopsy samples. Results: There were no significant
differences in the CD3+ and CD19+ lymphocytes, and CD3+/ CD19+ ratios
in gingival tissue for all age groups (p>0.05). Mean relative number
of peripheral blood CD3+ T lymphocyte indicated a decrease in puberty
group compared to the other groups (p<0.05), while relative number
of peripheral blood CD19+ B lymphocyte increased in adult and aged
group. The peripheral blood CD3+/ CD19+ T/B lymphocytes ratios
decreased in adult and aged group. Conclusions: The results of the
present study showed that differences were present in periods of life
and gender in peripheral blood of mice. Moreover, significantly
differences were found between genders in gingival tissue.
Hayvansal protein kaynakları içerisinde besin değeri yüksek ve ekonomik öneme sahip kanatlı eti, gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir paya sahiptir. Kanatlı etleri, bünyesinde barındırdıkları besin elementleri ile patojen ve apatojen mikroorganizmaların da üremeleri için oldukça uygun bir ortam oluşturmaktadır. Salmonella spp. dünya çapında yüksek morbidite ve mortalite ile seyreden hayvan sağlığı, halk sağlığı ve gıda güvenliğinde sorunlara neden olan önemli patojenler arasında yer almaktadır. Halk sağlığı açısından bu etkene bağlı çoklu antimikrobiyal direnç gelişimi ve enfeksiyonlardaki artış, ekonomik giderler, gıda ve işgücü kaybı da dahil, tedavi giderleri milyarlarla ifade edilmektedir. Salmonella spp. epidemiyolojisi hastalığın klinik işaretlerini göstermeyen, konakçı spesifik olmayan serotiplerinin geniş bir yelpazede dağılımından dolayı oldukça komplekstir. Bu yüzden "Çiftlikten Çatala Gıda Güvenliği" konusunda risk teşkil etmektedir. Dünya genelinde yapılan değişik kontrol programları ve eradikasyon çalışmalarıyla kümeslerde ve kanatlı ürünlerinde Salmonella prevalansı düşürülmeye çalışılmıştır. Buna rağmen Salmonella ile mücadele, komplex bir çalışma gerektirmekte olup, üretim zincirinin her aşamasında kontrollerin yapılması ve alınacak tedbirlere titizlikle uyulması ile etkenin minimum düzeyde tutulması sağlanabilir. Bu derlemenin amacı, Salmonella mikrobiyolojisi, klasifikasyonu, serotipleri, antijenik yapıları, virülans özellikleri, çevresel koşullara dirençleri, halk sağlığı ve kanatlı sağlığı açısından enfeksiyonları, kontrol önlemleri ve prevalansına dair bilgiler sunmaktır.
In this study, effects of age and breed on the trace elements content in different muscles (M. longissimus dorsi, M. longissimus thoracis, M. psoas major, M. intercostalis internus, M. semispinalis capitis, M. biceps femoris, M. biceps brachii) and edible offal (liver, kidney, heart) of cattle were investigated. Iron (Fe), zinc (Zn), copper (Cu), lead (Pb) and cadmium (Cd)contents of muscles and edible offal were determined by inductively coupled plasma-optic emission spectrometry (ICP-OES).According to the results obtained in this study, the content of Cu in M. longissimus dorsi of Eastern Anatolian Red (EAR) breed cattle was higher than Brown Swiss (BS) breed cattle, and the content of Cu in M. longissimus dorsi was statistically significant among the breeds (p<0.05). On the other hand, the highest Cu content in kidney and the highest Cd content in liver were observed the 4-year-old cattle, and the content of Cu in kidney and the content of Cd in the liver were statistically significant among the ages (p <0,05). Besides, the highest contents of Fe, Cu and Cd were found in the edible offal of EAR breed cattle aged 4 years. The mean values of the trace elements found in cattle muscles were ranked as Zn>Cu>Fe>Pb>Cd, whereas the mean values of the trace elements found in edible offal of cattle were ranked as Cu>Fe>Zn>Pb>Cd. Our results suggest that trace element content may vary in both muscles and offal depend on the breed and age of the cattle.Asian J. Med. Biol. Res. June 2018, 4(2): 157-163
Cag kebab is a special Turkish meal prepared from lamb meat and seasoned with salt, yoghurt, onion, and black pepper. The aim of this study was to determine the bacteriological quality of cag kebab.
Bu calisma, farkli miktarlarda akut kreatin yuklemesinin sprint performans uzerine olan etkisini incelemek amaciyla yapildi. Calismada 18 amator genc erkek futbolcu denek olarak kullanildi. Denekler uc gruba ayrilarak, bes gun sureyle 1. gruba 4 x 5 g /gun, 2. gruba 2x5 g /gun kreatin monohidrat ve plesebo grubuna 4 x 5 g /gun glikoz verildi. Kreatin yuklenme oncesi ve sonrasi vucut agirliklari belirlendi, aralarinda 30 sn dinlenme suresi bulunan 10 x 20 m sprint zamanlari ve son sprinti takiben 2 dakikalik bir dinlenmeden sonra sicrama yukseklikleri olculdu. Kreatin yukleme sonrasi vucut agirliginda anlamli duzeyde artis (p 0.05), 1. grupta da onemli duzeyde (p<0.05) artis saptandi. Bacak ekstansor kaslarinin performansini gosteren sicrama yuksekligindeki anlamli artisin, kreatin yukleme ile artan quadriceps kreatin ve fosfolcreatin icerigine baglanabilir. Plesebo grubu ve 2. gurupta 10 tekrarli 20 m sprint zamanlan degismezken, 1. grup Tin 8, 9 ve 10. tekrarlardaki ortalama sprint zamani ile toplamdaki ortalama sprint zamanlari kisalmis anlamli duzeyde dusmustur. Sonuc olarak, 5 gun suresince 20 g /gun akut kreatin yuklemesi yapilan amator genc futbolcularda, bir macta sonucu etkiledigi bilinen, kisa sureli yuksek siddetli eforlarda (orn.; sprint sicrama) gozlenen iyilesmenin futbol performansini olumlu yonde etkiledigi ve futbolcularin ergojenik yardimci olarak kreatin monohidrat kullanmasinin uygun olabilecegi belirlendi. Ayrica bu calisma, ayni sure icerisinde yapilan 10 g/gun akut kreatin yuklemesinin bir ergojenik etki olusturmadigini ortaya koymustur.