A 45-year-old man was admitted to our department, with the symptoms of gastric outlet obstruction. A gastric adenocancer metastatic to the liver had been diagnosed at an another institute 10 days previously. Endoscopy revealed pyloric obstruction due to advanced carcinoma of the gastric antrum. Abdominal computed tomography showed the gastric malignancy and liver metastases, and no lesions of the small or large bowel. An uncovered, 20 mm × 12 cm, self-expandable metallic stent (Ultraflex; Boston Scientific, Ireland) was deployed without any complication ([Fig. 1] a). The patient began to feed orally the next day, and we referred him to the medical oncology department for evaluation for chemotherapy.
Abstract Representatives of the Achillea genus are widely used as foods or nutraceuticals. Considering the increasing demand for herbal dietary supplements with health promoting effects, the objective of this research was to evaluate the chemical composition and biological activities of the essential oils obtained from sixteen Achillea species ( A. biebersteinii , A. wilhelmsii subsp. wilhelmsii , A. aleppica subsp. zederbaueri , A. vermicularis , A. monocephala , A. nobilis , A. goniocephala , A. sintenisii , A. coarctata , A. kotschyi subsp. kotschyi , A. millefolium subsp. millefolium , A. lycaonica , A. spinulifolia , A. teretifolia , A. setacea , and A. schischkinii ). Anticholinesterase, antiurease, antityrosinase enzymes inhibition, antioxidant, antimicrobial, toxic and cytotoxic activities of obtained essential oils were investigated. DPPH activities were found to be very low in all studied samples, while ABTS and CUPRAC antioxidant activities were found to be moderate. In addition, all samples were found to have moderate anticholinesterase and antimicrobial effects. It has been determined that the studied species have low cytotoxicity and high toxicity. Besides, chemical composition of the essential oils were determined by GC/MS and the results were chemometrically analyzed. The chemometric analyses of Achillea species collected from nine different regions were accomplished by principal component analysis (PCA) and hierarchical cluster analysis (HCA) techniques. According to the PCA analysis, A. nobilis subsp. neilreichii was found to be different from all studied species in terms of essential oil composition. The major components found in these species were piperitone, camphor, α ‐terpinene, eucalyptol, artemisia ketone, endo ‐borneol, β ‐eudesmol and verbenol. The fact that camphor was toxic and found in majority of the studied species stands out as a remarkable result.
The present study aimed to determine the effects of three different doses of three thyme essential oils on Sitophilus oryzae (L.) and Sitophilus granarius (L.) (Coleoptera: Curculionidae). The present study was conducted under controlled laboratory conditions (25°C temperature and 65% relative humidity) in 2020. Various thyme varieties (Origanum majorona (L.), Origanum saccatum P.H. Davis, Thymbra spicata var spicata L. ( Lamiaceae)), cultivated in Diyarbakır province ecological conditions were employed in the study. After the 4th day of the experiment, the highest mortality rates (100%) were observed with the highest doses of T. spicata var spicata and O. majarona on S. granarius adults, while the mortality rate was 73.75% with O. saccatum. The LC90 values for T. spicata var. spicata, O. majarona, and O. saccatum were 0.9, 0.1, and 1.3 µl/ml respectively. After the 4th day, 100% S. oryzae adult mortality was observed with higher doses of O. majarona (0.5%; 1% v/v), while 1% (v/v) T. spicata var spicata dose led to a 72.50%, and 1% (v/v) O. saccatum oil dose led to 46.25% mortality.
Bu çalışmada, Diyarbakır ekolojik koşullarında kişniş için uygun ekim zamanı ve ekim normunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Coriandrum sativum microcarpum eko tipinden olan Denizli ekotipi materyal olarak kullanıldığı çalışma, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde dört tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Denemede 4 ekim zamanı ve 4 ekim normu (1, 2, 3 ve 4 kg da-1) denenmiştir. Gözlem olarak tohum verimi, bitki boyu, toplam dal sayısı, biyolojik verim, bin dane ağırlığı ve hasat indeksi gözlemleri alınmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre farklı ekim zamanı uygulamaları sonucu oluşan tohum verimi 140.66 - 171.47 kg da-1, bitki boyu 66.37 - 70.60 cm, bitkideki toplam dal sayısı 44.38 - 62.76 adet bitki-1, biyolojik verim 380.65 - 463.93 kg da-1, 1000 dane ağırlığı 5.66 - 6.01 g ve hasat indeksi ise %37.28 - 38.56 arasında değişmiştir. Farklı ekim normu uygulamaları ile oluşan tohum verimi 149.01 - 156.67 kg da-1, bitki boyu 67.47 - 69.45 cm, bitkideki toplam dal sayısı 49.68 - 56. 33 adet, biyolojik verim 413.90 - 434.18 kg da-1, 1000 dane ağırlığı 5.76 - 5.95 g ve hasat indeksi %36.96 - 38.92 arasında değişmiştir. Sonuç olarak Diyarbakır ekolojik koşullarında kişniş için en uygun ekim zamanı sonbahar veya kışlık ekim (18 Ekim - 24 Aralık) ve en uygun ekim normunun ise 3 kg da-1 olduğu tespit edilmiştir.
Önemli depolanmış ürün zararlılarından un biti Tribolium confusum (Jacquelin du val) (Coleoptera: Tenebrionidae) depolanmış tahıl, tahıl ürünleri ve diğer gıda maddelerinde önemli kayıplara neden olmaktadır. Zararlılarla mücadelede kimyasalların olumsuz etkilerinden dolayı alternatif mücadele yöntemleri son yıllarda ön plana çıkmaktadır. Zararlı mücadelesinde alternatif yöntemler içerisinde bitkisel yağlar önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada 3 farklı kekik yağının 3 farklı dozunun Tribolium confusum üzerine etkileri belirlenmiştir. Bu çalışma Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümüne ait laboratuvarda kontrollü koşullarda (25 ± 50C sıcaklık ve %65 ± 5 orantılı nem) 2021 yılında yürütülmüştür. Çalışmada kullanılan uçucu yağların farklı dozları (%0.1; %0.5 ve %1.0) içerisine erginler yerleştirilmiş plastik kaplara 2 ml gelecek şekilde erginler üzerine püskürtme yapılmıştır. İkinci metot olarak ise T. confusum’un besleneceği besin üzerine püskürtme yapılmıştır. Çalışmada kullanılan farklı kekik yağlarının ergine püskürtülerek yapılan uygulamada 4. gün sonundaki LD90 değeri incelendiğinde T. spicata var. spicata’nın değeri 1.75, O. majarona’nın değeri 0.11 ve O. saccatum’nın değeri 0.98 olarak bulunmuştur. LT90 değerlerine bakıldığında T. spicata var. spicata, O. majarona ve O. saccatum yağlarının %0.1 dozunda LT90 değerleri sırasıyla 8.36; 4.81; 8.99 olarak bulunurken, %1 dozunda sırasıyla 6.82; 1.90; 4.33 olarak bulunmuştur. Besine püskürtme şeklinde yapılan uygulamanın sonuçları da ergine püskürtme uygulamasına benzer şekilde bulunmuştur. Ancak ergin üzerine püskürtme uygulaması, T. confusum besinine püskürtme uygulamasına oranla daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak bazı kekik yağlarının T. confusum üzerinde laboratuvar koşullarında etkili olduğu belirlenmiştir.
The purpose of this study is to determine the satisfaction levels of the society about family medicine system in Konya (Turkey). Family medicine, also known as family practice, is a medical specialty devoted to comprehensive health care for people of all ages and dedicated to treating the whole person. The study was conducted in 2013. Data were collected by a questionnaire form developed by the researchers. The questionnaire form consists of 21 items and five main titles. The questionnaire was implemented to 287 volunteer participants. Statistical analyses were evaluated by using SPSS program and descriptive statistics used on the collected data. Cronbach Alpha coefficient of the inventory was calculated as 60,8. Research findings presented that, satisfaction level of participants about the family medicine system in general was 91.6%.
Lamiaceae familyası ilaç, gıda, kozmetik ve parfümeri sektörleri için önemli bir kaynaktır. Lamiaceae familyasına ait olan Ziziphora clinopodioides Lam. türü çok eski zamanlardan beri halk hekimliğinde kullanılmaktadır. Mevcut çalışmada Z. clinopodioides türünün doğal ve kültür örneklerinin toprak üstü kısmlarının etanol ekstrelerinin toplam fenolik ve flavonoid içeriği, antioksidan, sitotoksik ve enzim (AChE, BChE, tirozinaz, üreaz, elastaz, kollajenaz ve ACE) inhibisyon aktivitelerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca türün aroma içerikleri GC–MS/FID ile belirlenip, etanol ekstresinin fitokimyasal bileşimi LC-MS/MS ile tespit edilmiştir. Aroma analizi sonuçlarına göre Z. clinopodioides türünün kültür ortamında yetişen örneğin majör bileşenleri pulegon (%39.83), cis-menton (%21.36), trans-menton (%16.64) , doğal ortamda yetişen türün majör bileşenleri ise pulegon (%48.93), izomentol (%11.21) ve menton (%8.17) olarak tespit edilmiştir. LC-MS/MS sonuçlarına göre türün kültür ve doğal örneklerinde kinik asit (sırasıyla, 25.841, 15.694 mg analit g-1 ekstre), rosmarinik asit (6.804, 25.523) ve acacetin (6.115, 10.764) majör bileşik olarak tespit edilmiştir. Ayrıca kültür örneklerinde hesperidin (5.725) yüksek olduğu tespit edilmiştir. Enzim aktivitesi sonuçlarına göre türün kültür ve doğal örneklerinin orta düzeyde bütirilkolinesteraz enzim inhibisyon aktivitesi (sırasıyla, % inhibisyon: 45.14±1.40; 43.57±0.73) gösterdiği belirlenmiştir. Üreaz enzim inhibisyon aktivitesinde ise kültür örneklerinin orta düzeyde aktvite gösterdiği (% inhibisyon: 43.64±0.39) fakat doğal örneklerin aktivite göstermediği, ayrıca kültür örneklerinin yüksek antihipertansif (% inhibisyon: 81.6±1.19) aktivite gösterdiği belirlenmiştir. Sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde türün kültür örneklerinin doğal örneklere kıyasla yüksek antioksidan, bütürilkolinesteraz, üreaz ve antihipertansif aktivite gösterdiği belirlenmiştir.